TAYFUN ŞAHİN
Köşe Yazarı
TAYFUN ŞAHİN
 

Cennet hangi ayakların altında?

Cennet hangi ayakların altında?   İnsan yaşadığı hayat boyunca menfaati doğrultusunda Allah’a dua eder. En çok Cennet’i ister. Ama Allah’ın çalışma şekli bu değildir. İsteyene Cennet’i vermez. Cennet’i kazanabilmesi için seçenekler verir.   İyilik sadece insanlara yapılan bir davranış şekli değildir. Yaşam boyunca insana, hayvana, doğaya karşı, karşılık beklemeden gösterdiğin her saygı ve sevgi iyiliktir.   Bir Umut Derneği’ni kurmadan önce de sokak canlarının her türlüsüne yardım etmeye çalıştık. Dernek olmamız bu durumu resmiyete sokmak ve iyilik yolunda insanları bir çatı altında toplayabilmekti. Bir çatı altında toplamak olmadı belki ama biz sokak canları için her gün içimizdeki sevgiyi büyüterek çalışıyoruz.   Manevi gücümüz yetiştirilme tarzımızdan olduğu kadar Allah’ın bize sunduğu bir seçenek de olabilir. Her iki kısmı da düşünmedik. Maddi boyutuna gelince birçok kişinin düşündüğü gibi yardım ya da bağış yağmıyor hesaplarımıza. Aksine! Sokak canları için kurduğumuz dernekten insanlar yardım isteyecek neredeyse. Her zaman yazardım, biz kaynaklarımızın hepsini kendi şirketimizden sağlarız. Kurulduğumuz günden beri sokak canlarına elimizden geldiği kadar yardım ettik ve edeceğiz.   Dernek olduktan sonra resmiyete girdiği için işlemler, sonuçları daha net görmeye başladık. Çok yüksek miktarda paralar harcanmış. Aldım kendimi karşıma konuştum. Dedim bu parayla başka neler yapabilirdin?   Yedi yıldır 2010 model bir Fiat Doblo araca biniyorsun. Bu aracı değiştirir çok lüks bir araba sahibi olurdun. Ne değişirdi hayatında? Reks doblodan başka araca binmez. Binse de kendini rahat hissetmez. En son model bir Mercedes ya da BMW içine o koca gövdesini sığdıramaz ve seninle hiçbir yere gelmez. Onun olmadığı yerde sana keyif vermez.   Satıcı ‘abi direksiyonu deridendir. Bak dokun hissedeceksin’ der, Mıkı’yı sıka sıka severken duyduğun o hissi bilmez. Koltukları pahalı kumaştandır. Bu da yetmezmiş gibi mis gibi ısıtması olsa da Bahçede sere serpe yatan Dogi’nin bedenine başını koyduğunda verdiği huzuru vermez. Gideceğin yere seni daha hızlı götüreceği muhakkaktır.   Yine de sabahları kapının açılışını duyar duymaz gelerek miyav-mırmır düeti eşliğinde seni yavrularına götüren anne kedi kadar iyi bir yol arkadaşı olmaktan uzaktır.   Kötü insanlar gelir camı kırar, seni hırpalar. O devasa bütçeli araba seni korumaz ama yanında Pitt Efe varsa kimsenin maçası yemez. Müzik sistemi en son teknolojiyle donatılmıştır. En ince sesi dahi duyarsın dört bir yanına yayılmış hoparlörlerden. Ama her Cuma hiçbir teknolojik desteğe ihtiyaç duymadan uluyan Poll’un onda biri dahi etmez. Daha büyük ve görkemli bir evde yaşayabilirsin… Kombiyi sonuna kadar kökler 55 derecede sauna misali terlersin. Ama bacağına bir pati atarak ‘haydi beni kovala’ diye kaçan Milki’nin peşinden döktüğün ter kadar döktürmez. Havuzu vardır bahçesinde. Çıktığında uzanabileceğin en pahalısından bir bahçe koltuğu.   Ama Yaşlı Max’in denizden çıktığı zaman silkelendiğinde tüylerinden üzerine boca ettiği suyun verdiği o tatlı ürpertiyi vermez. Mutfağına en kral aşçıyı alabilirsin. Porselen tabaklar içinde gelir yemeğin.   Belki eşinin bile ‘hijyen önemli’ diyerek kaşık atmayacağı aynı tabağa kafasını Sarman çocuk sokarsa, o makarna kadar tatlı yenmez. Güvenliği en üst seviyedir. Hani yatarken tık tık şifre girdiğinden.   Ama hiçbir zaman ‘sen rahat uyu ben buradayım’ dercesine yükselen hav hav nakaratı kadar güven vermez. Çok güzel bir sevgili de yapabilirsin mesela...   Sevildiğini sanırsın. Sevgini verirsin, sadakatini verirsin. Yıllarını verirsin de…   Bir tabak mama verdiğin Şero kadar sana değer vermez.  
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2022 - Cuma

Cennet hangi ayakların altında?

Cennet hangi ayakların altında?
 
İnsan yaşadığı hayat boyunca menfaati doğrultusunda Allah’a dua eder. En çok Cennet’i ister. Ama Allah’ın çalışma şekli bu değildir. İsteyene Cennet’i vermez. Cennet’i kazanabilmesi için seçenekler verir.
 
İyilik sadece insanlara yapılan bir davranış şekli değildir. Yaşam boyunca insana, hayvana, doğaya karşı, karşılık beklemeden gösterdiğin her saygı ve sevgi iyiliktir.
 
Bir Umut Derneği’ni kurmadan önce de sokak canlarının her türlüsüne yardım etmeye çalıştık. Dernek olmamız bu durumu resmiyete sokmak ve iyilik yolunda insanları bir çatı altında toplayabilmekti. Bir çatı altında toplamak olmadı belki ama biz sokak canları için her gün içimizdeki sevgiyi büyüterek çalışıyoruz.
 
Manevi gücümüz yetiştirilme tarzımızdan olduğu kadar Allah’ın bize sunduğu bir seçenek de olabilir. Her iki kısmı da düşünmedik. Maddi boyutuna gelince birçok kişinin düşündüğü gibi yardım ya da bağış yağmıyor hesaplarımıza. Aksine! Sokak canları için kurduğumuz dernekten insanlar yardım isteyecek neredeyse. Her zaman yazardım, biz kaynaklarımızın hepsini kendi şirketimizden sağlarız. Kurulduğumuz günden beri sokak canlarına elimizden geldiği kadar yardım ettik ve edeceğiz.
 
Dernek olduktan sonra resmiyete girdiği için işlemler, sonuçları daha net görmeye başladık. Çok yüksek miktarda paralar harcanmış. Aldım kendimi karşıma konuştum. Dedim bu parayla başka neler yapabilirdin?
 
Yedi yıldır 2010 model bir Fiat Doblo araca biniyorsun. Bu aracı değiştirir çok lüks bir araba sahibi olurdun. Ne değişirdi hayatında?
Reks doblodan başka araca binmez. Binse de kendini rahat hissetmez. En son model bir Mercedes ya da BMW içine o koca gövdesini sığdıramaz ve seninle hiçbir yere gelmez. Onun olmadığı yerde sana keyif vermez.
 
Satıcı ‘abi direksiyonu deridendir. Bak dokun hissedeceksin’ der,
Mıkı’yı sıka sıka severken duyduğun o hissi bilmez.
Koltukları pahalı kumaştandır. Bu da yetmezmiş gibi mis gibi ısıtması olsa da
Bahçede sere serpe yatan Dogi’nin bedenine başını koyduğunda verdiği huzuru vermez.
Gideceğin yere seni daha hızlı götüreceği muhakkaktır.
 
Yine de sabahları kapının açılışını duyar duymaz gelerek miyav-mırmır düeti eşliğinde seni yavrularına götüren anne kedi kadar iyi bir yol arkadaşı olmaktan uzaktır.
 
Kötü insanlar gelir camı kırar, seni hırpalar. O devasa bütçeli araba seni korumaz ama yanında Pitt Efe varsa kimsenin maçası yemez.
Müzik sistemi en son teknolojiyle donatılmıştır. En ince sesi dahi duyarsın dört bir yanına yayılmış hoparlörlerden. Ama her Cuma hiçbir teknolojik desteğe ihtiyaç duymadan uluyan Poll’un onda biri dahi etmez.
Daha büyük ve görkemli bir evde yaşayabilirsin… Kombiyi sonuna kadar kökler 55 derecede sauna misali terlersin.
Ama bacağına bir pati atarak ‘haydi beni kovala’ diye kaçan Milki’nin peşinden döktüğün ter kadar döktürmez.
Havuzu vardır bahçesinde. Çıktığında uzanabileceğin en pahalısından bir bahçe koltuğu.
 
Ama Yaşlı Max’in denizden çıktığı zaman silkelendiğinde tüylerinden üzerine boca ettiği suyun verdiği o tatlı ürpertiyi vermez.
Mutfağına en kral aşçıyı alabilirsin. Porselen tabaklar içinde gelir yemeğin.
 
Belki eşinin bile ‘hijyen önemli’ diyerek kaşık atmayacağı aynı tabağa kafasını Sarman çocuk sokarsa, o makarna kadar tatlı yenmez.
Güvenliği en üst seviyedir. Hani yatarken tık tık şifre girdiğinden.
 
Ama hiçbir zaman ‘sen rahat uyu ben buradayım’ dercesine yükselen hav hav nakaratı kadar güven vermez.
Çok güzel bir sevgili de yapabilirsin mesela...
 
Sevildiğini sanırsın. Sevgini verirsin, sadakatini verirsin. Yıllarını verirsin de…
 
Bir tabak mama verdiğin Şero kadar sana değer vermez.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.