ELİFÇE
Köşe Yazarı
ELİFÇE
 

CENNET KUŞU MUHAMMED'İN ANISINA...

CENNET KUŞU MUHAMMED'İN ANISINA... Muhammed Avusturya'da yaşadığımız zamanlarda sık görüştüğümüz bir ailenin oğlu. Doğumuna, büyümesine yakından şahit olduğum genç bir delikanlı. Hatta kız kardeşleriyle beraber kirpiklerinin uzunluğu bizi kıskandıracak kadar güzel bir çocuk. Biz Türkiye'ye döndükten sonra bir daha görüşemedik. Ama telefonla dahi olsa sürekli haber aldığımız irtibatta olduğumuz bir aile. En son onunda ailesiyle beraber memleketi KAHRAMANMARAŞ'A döndüğünü duymuştum. Geçtiğimiz pazartesi gecesi yaşanılan felakette ilk aklımıza gelen o güzel aileydi. Telefonlarına ulaşamadık ilk zamanlarda. Sonra öğrendikki anne babası Avusturya'ya kızlarının yanına gitmişler. Muhammed evde tek başınaymış ve maalesef göçük altındaymış. O andan itibaren bütün dualarımız sağ salim enkazdan çıkmasıydı. Ben bu yazıyı yazarken Muhammed ne yazıkkı artık yaşamıyor. Daha 23 yaşında küçük yaştan itibaren namazını kılan, kuranını okuyan tertemiz bir delikanlı. Annem H. teyzeyi aramaya ancak 2 gün sonra cesaret edebildi. Çünkü evlat acısıyla yanan bir anneyi teselli edebilecek hiçbir sözcük yok şu dünyada. Sana ne söyleyim dediğinde de zaten aldığı cevapta aynı oldu. H. teyzem benim.   Bundan sonrası içi yanan bir annenin yaşadıkları.... Depremi duyduğumuz anda perişan olduk. Yola çıkıp evimin önüne geldiğim zaman aralığını hiç hatırlamıyorum diyor. 6 katlı bir binanın 3.katı evleri ve tamamen çökmüş. Enkazın önüne geldiklerinde tek düşündüğü can parçasının o soğukta çok üşüdüğü ve ondan yardım beklediğiymiş. Tabi bunları anlatırken hıçkırıkları hiç dinmedi. Çok umutluydum diyor. Evladım canlı çıkacak diye. Ne zamanki görevliler ŞEHİD ŞEHİD diye bağırdılar, benim bütün hayatım orada bitti.... Üç tane kuş ambulansa konana kadar eşlik etmişler Muhammede.... Yavrum çok güzeldi her yeri tastamamdı diyor. İçimin yangını biraz olsun sönsün diye kötü bir huyunu arıyorum, şöyle yapardı, böyle yapardı diyeyim, yok yok. Melek gibiydi benim evladım beni hiç üzmedi... Bu sabah telefonunu çaldırdım uzun uzun sonra da bağıra bağıra ağladım. Oğlum niye açmıyorsun, niye benimle konuşmuyorsun diye. Kızlar yanlarına geri çağırıyorlarmış ben nasıl gideyim yavrumu burada bırakıp diye cevap veriyormuş. H. teyze evlat acısıyla yanan bir anne. Muhammed nicesi gibi uykusunda daha ne olduğunu anlamadan mekan değiştirdi. Kahramanmaraşın evladı. Kimbilir sabaha uyanamayacaklarını bilmeden ne planlar yaparak uzandılar sıcacık yataklarına. Hemen ölenler için kurtuluş ya sıkışıp kalanlar. Düşünmesi bile korkunç. Üzerlerinde tonlarca ağırlık, ne zaman kurtulacağın meçhul, belki de bir yerlerin kırık, canın acıyor, aç ve susuz. Ya dışarda umutla bekleyenler. Empati yapmak bile dayanılmaz ve insanlar bunu yaşıyor. En sevdiklerin enkaz altında yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsun, senden yardım bekliyor ve sen hiç bir şey yapamıyorsun. Bu nasıl bir acı ve çaresizlik. Bu akşam duyduğumuz başka bir haberde üzüntümüzü daha da arttırdı. İnsanlar enkaz altından parça  parça çıkarılıyormuş ve konacak ceset torbalarına ihtiyaç varmış. Artık yiyecek, battaniye vs değil ceset torbası ve kefen. Şu anda biz sıcak evlerimizde hayatımıza normal bir şekilde devam edebiliyoruz bu yüzden suçluluk duygusu hissetsek bile buna ne kadar şükretsek az. Ama bir deprem ülkesi olduğumuz için ileride bizimde aynısını yaşamayacağımızın bir garantisi maalesefki yok. 6 Şubat 2023 gecesi sabaha karşı bir sürü cennet kuşu havalandı ve havalanmaya devam ediyor. Bu felaketi yaşayan bütün insanların önce Allah sonrada bizler yardımcısı olalım.  İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.... Hepsinin mekanı cennet olsun, nurlar içinde uyusunlar....
Ekleme Tarihi: 11 Şubat 2023 - Cumartesi

CENNET KUŞU MUHAMMED'İN ANISINA...

CENNET KUŞU MUHAMMED'İN ANISINA...

Muhammed Avusturya'da yaşadığımız zamanlarda sık görüştüğümüz bir ailenin oğlu. Doğumuna, büyümesine yakından şahit olduğum genç bir delikanlı. Hatta kız kardeşleriyle beraber kirpiklerinin uzunluğu bizi kıskandıracak kadar güzel bir çocuk. Biz Türkiye'ye döndükten sonra bir daha görüşemedik. Ama telefonla dahi olsa sürekli haber aldığımız irtibatta olduğumuz bir aile. En son onunda ailesiyle beraber memleketi KAHRAMANMARAŞ'A döndüğünü duymuştum.


Geçtiğimiz pazartesi gecesi yaşanılan felakette ilk aklımıza gelen o güzel aileydi. Telefonlarına ulaşamadık ilk zamanlarda. Sonra öğrendikki anne babası Avusturya'ya kızlarının yanına gitmişler. Muhammed evde tek başınaymış ve maalesef göçük altındaymış. O andan itibaren bütün dualarımız sağ salim enkazdan çıkmasıydı. Ben bu yazıyı yazarken Muhammed ne yazıkkı artık yaşamıyor. Daha 23 yaşında küçük yaştan itibaren namazını kılan, kuranını okuyan tertemiz bir delikanlı. Annem H. teyzeyi aramaya ancak 2 gün sonra cesaret edebildi. Çünkü evlat acısıyla yanan bir anneyi teselli edebilecek hiçbir sözcük yok şu dünyada. Sana ne söyleyim dediğinde de zaten aldığı cevapta aynı oldu. H. teyzem benim.  


Bundan sonrası içi yanan bir annenin yaşadıkları....


Depremi duyduğumuz anda perişan olduk. Yola çıkıp evimin önüne geldiğim zaman aralığını hiç hatırlamıyorum diyor. 6 katlı bir binanın 3.katı evleri ve tamamen çökmüş. Enkazın önüne geldiklerinde tek düşündüğü can parçasının o soğukta çok üşüdüğü ve ondan yardım beklediğiymiş. Tabi bunları anlatırken hıçkırıkları hiç dinmedi. Çok umutluydum diyor. Evladım canlı çıkacak diye. Ne zamanki görevliler ŞEHİD ŞEHİD diye bağırdılar, benim bütün hayatım orada bitti.... Üç tane kuş ambulansa konana kadar eşlik etmişler Muhammede.... Yavrum çok güzeldi her yeri tastamamdı diyor. İçimin yangını biraz olsun sönsün diye kötü bir huyunu arıyorum, şöyle yapardı, böyle yapardı diyeyim, yok yok. Melek gibiydi benim evladım beni hiç üzmedi...


Bu sabah telefonunu çaldırdım uzun uzun sonra da bağıra bağıra ağladım. Oğlum niye açmıyorsun, niye benimle konuşmuyorsun diye. Kızlar yanlarına geri çağırıyorlarmış ben nasıl gideyim yavrumu burada bırakıp diye cevap veriyormuş.
H. teyze evlat acısıyla yanan bir anne. Muhammed nicesi gibi uykusunda daha ne olduğunu anlamadan mekan değiştirdi. Kahramanmaraşın evladı. Kimbilir sabaha uyanamayacaklarını bilmeden ne planlar yaparak uzandılar sıcacık yataklarına. Hemen ölenler için kurtuluş ya sıkışıp kalanlar. Düşünmesi bile korkunç. Üzerlerinde tonlarca ağırlık, ne zaman kurtulacağın meçhul, belki de bir yerlerin kırık, canın acıyor, aç ve susuz. Ya dışarda umutla bekleyenler. Empati yapmak bile dayanılmaz ve insanlar bunu yaşıyor. En sevdiklerin enkaz altında yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsun, senden yardım bekliyor ve sen hiç bir şey yapamıyorsun. Bu nasıl bir acı ve çaresizlik. Bu akşam duyduğumuz başka bir haberde üzüntümüzü daha da arttırdı. İnsanlar enkaz altından parça  parça çıkarılıyormuş ve konacak ceset torbalarına ihtiyaç varmış. Artık yiyecek, battaniye vs değil ceset torbası ve kefen. Şu anda biz sıcak evlerimizde hayatımıza normal bir şekilde devam edebiliyoruz bu yüzden suçluluk duygusu hissetsek bile buna ne kadar şükretsek az. Ama bir deprem ülkesi olduğumuz için ileride bizimde aynısını yaşamayacağımızın bir garantisi maalesefki yok.
6 Şubat 2023 gecesi sabaha karşı bir sürü cennet kuşu havalandı ve havalanmaya devam ediyor. Bu felaketi yaşayan bütün insanların önce Allah sonrada bizler yardımcısı olalım. 


İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.... Hepsinin mekanı cennet olsun, nurlar içinde uyusunlar....

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.