TAYFUN ŞAHİN
Köşe Yazarı
TAYFUN ŞAHİN
 

Panikliyorsunuz değil mi?

En'am 38 Panikliyorsunuz değil mi? Karşıdan karşıya geçerken, size ya da çocuğunuza ya da sevdiğiniz birisine bir araba çarparsa diye? Ya sokakta karşılaştığınız bir köpek size saldırıp ısırırsa? Belki bunlar olmaz da serseri, sarhoş birisi size zarar verirse? Bir sapık tecavüze yeltenirse? Kötü birisini evladınızın canını acıtırsa? Onlar ne yapsın? Her gün, her an yüzlerce ayağın altında, onlarca tekerleğin arasında yaşam mücadelesi veriyorlar. Yavrularını besleyebilmek için metrelerce yol yürüyüp tonlarca çöp karıştırıyorlar. Üstelik bir köpeğin bir insanı ısırması binde bir ihtimalken, bir insanın köpeği ya da kediyi tekmelemesi yüzde doksan oranları havada uçuşurken. Üşüyorsunuz değil mi? Hava sıcaklığı az biraz düşünce. Yağmur damlamaya başlayınca sığınacak bir delik arıyorsunuz. Kendinizi şeker yerine koyup, erimekten korkup en yakın kuytuya kaçıyorsunuz. Kış mevsimi geldiğinde sıcacık evlerinize çekilip aileden birisi azıcık camı açsa fırçalıyorsunuz. Onlar ne yapsın? Hava şartları bozulduğunda yemek bulmaları da güçleşiyor. Yetmiyor, onlar için yapılan yuvaları yakmak için insan denilen merhametsiz söküp alıyor. Kendisini mi ısıtsın, yavrusunu mu? Küçücük bedeniyle bir kedi anne yavrusunu kar kış demeden beslemek için, onların üşümesini önlemek için ne kadar zorluk çekiyor hiç baktınız mı? Acıkıyorsunuz değil mi? Çok değil altı saat midenize bir kırıntı düşmese, başlanıyorsunuz söylenmeye; yok şekerim düştü, yok midem kazınıyor diye. Bugün oruçluyum açlık başıma vurdu bir de sen gelme üstüme diye çok zaman tokadı basmışsınızdır çocuğunuza. Onlar ne yapsın? Günlerce aç kalıyor ama ne insan yiyorlar, ne yavrusunu dövüyorlar. Hissediyorsunuz değil mi? En ufak bir başınız ağrısa… Hemen bir ağrı kesici yutma telaşına giriyorsunuz. En azından en yakın sağlık merkezine gidip derdinizi anlatabiliyorsunuz. Onlar ne yapsın? Patileri eziliyor, kuyrukları kopuyor, tekme yediklerinde baş ağrıları oluyor, araba ile ezildiklerinde kemikleri un ufak oluyor? Hiçbir kırık omirikle dolaştınız mı? Ya da kırık bacaklarla hiçbir ağrı kesici almadan bir ömür yaşadınız mı? Ayaklarınız olmadan sürünerek yaşadınız mı? Utanmıyorsunuz değil mi? Kendiniz sevişirken ‘Bu da bize Allah’ın verdiği lütuf canım’ diye bahane üretirken kedi köpek doğurduğunda ‘kısırlaştırın bunları, her yer bunlardan doldu diye anırmaya? Öldürüp ya da diri diri annelerinden uzaklara atmaya? Kabullenmiyorsunuz değil mi? Onların doğurduğu doğaya asla zarar vermeyecek ama insandan doğanın doğaya, hayvana hatta anne baba demeden dahi zarar vereceğini? Anlamıyorsunuz değil mi? Yağan yağmur, büyüyen buğday, yeşeren dal, meyve veren ağaç, doğan her çocuk, yaşanan her mutluluk bu sessiz ümmetin hürmetine yaşanırken, gelen her bela, yazılan her musibet, yanan, ağrıyan, acıkan, dövülen canların bir diyeti olduğunu? Ama… Korkmuyorsunuz da değil mi? Bunların hesabı ölü veya diri bize mutlaka sorulacak diye! Üstelik yaradan bizzat kendi kelamıyla, ‘yerde gezen, havada kanadıyla uçan her canlı şüphesiz benim ümmetimdir’ diye yazdığı halde! Tek boynuzlu keçinin, çift boynuzlu keçiden hak arayacağı bir hesap günü var ve Ben Arş üzerindeki hakimiyetime yemin ederim ki, aldığınız ve verdiğiniz her nefesin hesabını soracağım diye uyardığı halde!
Ekleme Tarihi: 26 Ağustos 2022 - Cuma

Panikliyorsunuz değil mi?

En'am 38
Panikliyorsunuz değil mi?
Karşıdan karşıya geçerken, size ya da çocuğunuza ya da sevdiğiniz birisine bir araba çarparsa diye? Ya sokakta karşılaştığınız bir köpek size saldırıp ısırırsa? Belki bunlar olmaz da serseri, sarhoş birisi size zarar verirse? Bir sapık tecavüze yeltenirse? Kötü birisini evladınızın canını acıtırsa?
Onlar ne yapsın? Her gün, her an yüzlerce ayağın altında, onlarca tekerleğin arasında yaşam mücadelesi veriyorlar. Yavrularını besleyebilmek için metrelerce yol yürüyüp tonlarca çöp karıştırıyorlar. Üstelik bir köpeğin bir insanı ısırması binde bir ihtimalken, bir insanın köpeği ya da kediyi tekmelemesi yüzde doksan oranları havada uçuşurken.
Üşüyorsunuz değil mi?
Hava sıcaklığı az biraz düşünce. Yağmur damlamaya başlayınca sığınacak bir delik arıyorsunuz. Kendinizi şeker yerine koyup, erimekten korkup en yakın kuytuya kaçıyorsunuz. Kış mevsimi geldiğinde sıcacık evlerinize çekilip aileden birisi azıcık camı açsa fırçalıyorsunuz.
Onlar ne yapsın? Hava şartları bozulduğunda yemek bulmaları da güçleşiyor. Yetmiyor, onlar için yapılan yuvaları yakmak için insan denilen merhametsiz söküp alıyor. Kendisini mi ısıtsın, yavrusunu mu? Küçücük bedeniyle bir kedi anne yavrusunu kar kış demeden beslemek için, onların üşümesini önlemek için ne kadar zorluk çekiyor hiç baktınız mı?
Acıkıyorsunuz değil mi?
Çok değil altı saat midenize bir kırıntı düşmese, başlanıyorsunuz söylenmeye; yok şekerim düştü, yok midem kazınıyor diye. Bugün oruçluyum açlık başıma vurdu bir de sen gelme üstüme diye çok zaman tokadı basmışsınızdır çocuğunuza.
Onlar ne yapsın? Günlerce aç kalıyor ama ne insan yiyorlar, ne yavrusunu dövüyorlar.
Hissediyorsunuz değil mi?
En ufak bir başınız ağrısa… Hemen bir ağrı kesici yutma telaşına giriyorsunuz. En azından en yakın sağlık merkezine gidip derdinizi anlatabiliyorsunuz.
Onlar ne yapsın? Patileri eziliyor, kuyrukları kopuyor, tekme yediklerinde baş ağrıları oluyor, araba ile ezildiklerinde kemikleri un ufak oluyor? Hiçbir kırık omirikle dolaştınız mı? Ya da kırık bacaklarla hiçbir ağrı kesici almadan bir ömür yaşadınız mı? Ayaklarınız olmadan sürünerek yaşadınız mı?
Utanmıyorsunuz değil mi?
Kendiniz sevişirken ‘Bu da bize Allah’ın verdiği lütuf canım’ diye bahane üretirken kedi köpek doğurduğunda ‘kısırlaştırın bunları, her yer bunlardan doldu diye anırmaya? Öldürüp ya da diri diri annelerinden uzaklara atmaya?
Kabullenmiyorsunuz değil mi?
Onların doğurduğu doğaya asla zarar vermeyecek ama insandan doğanın doğaya, hayvana hatta anne baba demeden dahi zarar vereceğini?
Anlamıyorsunuz değil mi?
Yağan yağmur, büyüyen buğday, yeşeren dal, meyve veren ağaç, doğan her çocuk, yaşanan her mutluluk bu sessiz ümmetin hürmetine yaşanırken, gelen her bela, yazılan her musibet, yanan, ağrıyan, acıkan, dövülen canların bir diyeti olduğunu?
Ama…
Korkmuyorsunuz da değil mi?
Bunların hesabı ölü veya diri bize mutlaka sorulacak diye! Üstelik yaradan bizzat kendi kelamıyla, ‘yerde gezen, havada kanadıyla uçan her canlı şüphesiz benim ümmetimdir’ diye yazdığı halde!
Tek boynuzlu keçinin, çift boynuzlu keçiden hak arayacağı bir hesap günü var ve Ben Arş üzerindeki hakimiyetime yemin ederim ki, aldığınız ve verdiğiniz her nefesin hesabını soracağım diye uyardığı halde!
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.