SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
Köşe Yazarı
SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
 

BEDELLENMİŞ SEVGİ

BEDELLENMİŞ SEVGİ Kutladığımız birçok özel gün tamamen bir tüketim çılgınlığına dönmüş durumda. Bir başkasını mutlu etme, ona olan sevgiyi kanıtlayabilme eylemleri asıl odağımız olmuşken, haliyle medya reklamlarıyla pompalanan hediye takibinin sihrine kapılıp, sevgiyi tıpkı pos cihazlarında kullandığımız kartlar gibi geçiriveriyoruz sevgilinin kalbinden.    Dikkat ettiyseniz özel günlerden 10 gün önce başlıyor reklam furyası. Gerek sosyal medyada gerek ulusal kanallarda, radyolarda sürekli olarak sevgiye değer biçiliyor.  “Aldığınız hediye= Sevginizin büyüklüğü” denklemiyle sürekli sevginize bir bedel biçiliyor.    Reklamlarda gösterildiği gibi sevgi her bireyin hakkı. Evet! Kim istemez ki sevilmeyi. Peki, bu alınan hediyeyle eşdeğer görülmeye ne zaman başladı? Ya da sevgililer gününde hediye alması gereken hep erkekler midir? Ve bu hediyeler illa pırlanta olmak zorunda mıdır?   “Aşkın ve sevginin hediye vermekle kanıtlandığı, her yıl düzenli olarak 14 Şubat’ta “kutlanan” Sevgililer günü de bu vasfı ile tüketim eyleminin belirli bir zaman dilimine bölünerek özel gün adı altında tarihlenen kurgusal bir ritüel olma özelliği göstermektedir. Tüketim kültürünün bir unsuru olarak varlık gösteren sevgililer günü, tüketicilerin fiziksel ihtiyaçlarından ziyade soyut anlamlar bağlamında şekillenen davranış kalıplarını ortaya çıkarmaktadır. Bu kalıplar doğrultusunda kitle iletişim araçlarında gerçek mutluluğun ve aşkın tüketmeye dayalı bir haz elde etmeyle sağlanacağı ve ispatlanacağı algısı ağırlıklı olarak vurgulanmaktadır. Özellikle reklam ve diğer pazarlama iletişimi çalışmalarının yoğun desteği ile şekillendirilen bu algı, aşkı ve sevgiyi yeniden tanımlamakta, tüketme eylemini, aşkın ve sevginin bir göstergesi olarak kişiler arası yakın ilişkilerin odağında konumlandırmaktadır.”  diyor Uğur BAKIR ve Selçuk BAZARCI yazdıkları makalede. Bir yıl içinde ne kadar çok gün kutluyoruz fark ettiniz mi? Yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, tanışma yıldönümü, kız çocukları günü, erkek çocukları günü, doğum günü… Uzar gider bu liste.  Hatta “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” nü bile bu tüketim çılgınlığının içini sokup, köpürtüp, amacından uzaklaştırdılar.    Bu özel günlerde özellikle sevgililer gününde insanlar iki ayrı gruba ayrılır: kimilerine göre tüketim çılgınlığıdır, kimine göre ise yılın en özel, en romantik günlerinden biridir.  Yapılan bir araştırmada katılımcıların %36’sı sevgilisine “ihtiyacı olan bir şey almayı” uygun görüyormuş. Hem ihtiyaç görülsün hem günü hediyesiz geçirmeyelim gibi… Aziz Valentine Günü olarak bilinen 14 Şubat, MS 3. Yüzyıldan bu zamana kadar kutlanılan bir gündür.  Günümüze ulaşan miti hatırlayalım tekrar… “Zalim Roma imparatorunun “Evlilik asker toplamayı güçleştiriyor” bahanesiyle evliliği yasaklaması, bunun üzerine Aziz Valentine’nin çiftleri gizlice evlendirmesi sonucu 14 Şubat günü ölümle cezalandırılmasından bir müddet sonra ortaya çıkmıştır.” Bu büyük fedakârlık, sevgiye ve sevgiliye verilen değer, gizli bir başkaldırı şimdi hangi noktaya geldi peki? Weber’in dediği “Büyü bozumu” tam da bu işte. Kapitalizmin kâr getirmeyen dinsel ve mitsel ritüelleri para kaynağı haline getirmesi. Getiremediklerini hasıraltı etmesi.    14 Şubat, Aziz Valentine’in metalaştırıldığı, tüm dünyada çılgınlar gibi kutlanan, hikâyesi sevgi ve hüzün üzerine kurulu kapitalizmin tüketimi kışkırttığı bir gündür. Tüm bu kapitalist dayatmalardan vazgeçip düşünelim tekrar… ''Sevgi neydi?” diye sormuştu Cengiz Aytmatov… Yürek çarpıntısı, sıcak bir insan eli, emek, sonu olmayan hayaller… Bir bakıştan, bir dokunuştan sonsuz manalara akmak…    Ya da Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunlar” da bahsett iği gibi; “Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi.” Bedel koymadan ve bir güne sıkıştırmadan…    Halil Cibran’ın bir dizesiyle kutlayayım gününüzü: “Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...”
Ekleme Tarihi: 04 Şubat 2023 - Cumartesi

BEDELLENMİŞ SEVGİ

BEDELLENMİŞ SEVGİ
Kutladığımız birçok özel gün tamamen bir tüketim çılgınlığına dönmüş durumda. Bir başkasını mutlu etme, ona olan sevgiyi kanıtlayabilme eylemleri asıl odağımız olmuşken, haliyle medya reklamlarıyla pompalanan hediye takibinin sihrine kapılıp, sevgiyi tıpkı pos cihazlarında kullandığımız kartlar gibi geçiriveriyoruz sevgilinin kalbinden. 
 
Dikkat ettiyseniz özel günlerden 10 gün önce başlıyor reklam furyası. Gerek sosyal medyada gerek ulusal kanallarda, radyolarda sürekli olarak sevgiye değer biçiliyor. 
“Aldığınız hediye= Sevginizin büyüklüğü” denklemiyle sürekli sevginize bir bedel biçiliyor. 
 
Reklamlarda gösterildiği gibi sevgi her bireyin hakkı. Evet! Kim istemez ki sevilmeyi. Peki, bu alınan hediyeyle eşdeğer görülmeye ne zaman başladı? Ya da sevgililer gününde hediye alması gereken hep erkekler midir? Ve bu hediyeler illa pırlanta olmak zorunda mıdır?
 
“Aşkın ve sevginin hediye vermekle kanıtlandığı, her yıl düzenli olarak 14 Şubat’ta “kutlanan” Sevgililer günü de bu vasfı ile tüketim eyleminin belirli bir zaman dilimine bölünerek özel gün adı altında tarihlenen kurgusal bir ritüel olma özelliği göstermektedir. Tüketim kültürünün bir unsuru olarak varlık gösteren sevgililer günü, tüketicilerin fiziksel ihtiyaçlarından ziyade soyut anlamlar bağlamında şekillenen davranış kalıplarını ortaya çıkarmaktadır. Bu kalıplar doğrultusunda kitle iletişim araçlarında gerçek mutluluğun ve aşkın tüketmeye dayalı bir haz elde etmeyle sağlanacağı ve ispatlanacağı algısı ağırlıklı olarak vurgulanmaktadır. Özellikle reklam ve diğer pazarlama iletişimi çalışmalarının yoğun desteği ile şekillendirilen bu algı, aşkı ve sevgiyi yeniden tanımlamakta, tüketme eylemini, aşkın ve sevginin bir göstergesi olarak kişiler arası yakın ilişkilerin odağında konumlandırmaktadır.”  diyor Uğur BAKIR ve Selçuk BAZARCI yazdıkları makalede.
Bir yıl içinde ne kadar çok gün kutluyoruz fark ettiniz mi? Yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, tanışma yıldönümü, kız çocukları günü, erkek çocukları günü, doğum günü… Uzar gider bu liste.  Hatta “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” nü bile bu tüketim çılgınlığının içini sokup, köpürtüp, amacından uzaklaştırdılar. 
 
Bu özel günlerde özellikle sevgililer gününde insanlar iki ayrı gruba ayrılır: kimilerine göre tüketim çılgınlığıdır, kimine göre ise yılın en özel, en romantik günlerinden biridir. 
Yapılan bir araştırmada katılımcıların %36’sı sevgilisine “ihtiyacı olan bir şey almayı” uygun görüyormuş. Hem ihtiyaç görülsün hem günü hediyesiz geçirmeyelim gibi…
Aziz Valentine Günü olarak bilinen 14 Şubat, MS 3. Yüzyıldan bu zamana kadar kutlanılan bir gündür.  Günümüze ulaşan miti hatırlayalım tekrar… “Zalim Roma imparatorunun “Evlilik asker toplamayı güçleştiriyor” bahanesiyle evliliği yasaklaması, bunun üzerine Aziz Valentine’nin çiftleri gizlice evlendirmesi sonucu 14 Şubat günü ölümle cezalandırılmasından bir müddet sonra ortaya çıkmıştır.” Bu büyük fedakârlık, sevgiye ve sevgiliye verilen değer, gizli bir başkaldırı şimdi hangi noktaya geldi peki? Weber’in dediği “Büyü bozumu” tam da bu işte. Kapitalizmin kâr getirmeyen dinsel ve mitsel ritüelleri para kaynağı haline getirmesi. Getiremediklerini hasıraltı etmesi. 
 
14 Şubat, Aziz Valentine’in metalaştırıldığı, tüm dünyada çılgınlar gibi kutlanan, hikâyesi sevgi ve hüzün üzerine kurulu kapitalizmin tüketimi kışkırttığı bir gündür.
Tüm bu kapitalist dayatmalardan vazgeçip düşünelim tekrar… ''Sevgi neydi?” diye sormuştu Cengiz Aytmatov… Yürek çarpıntısı, sıcak bir insan eli, emek, sonu olmayan hayaller… Bir bakıştan, bir dokunuştan sonsuz manalara akmak… 
 
Ya da Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunlar” da bahsett
iği gibi; “Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi.”
Bedel koymadan ve bir güne sıkıştırmadan… 
 
Halil Cibran’ın bir dizesiyle kutlayayım gününüzü: “Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...”
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.