SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
Köşe Yazarı
SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
 

BÜYÜK DİKTATÖR

Charlie Chaplin ‘’Kahkahasız geçen bir gün, ziyan olmuş bir gündür’’ der. Yarattığı “Şarlo” karakteriyle pek çoğumuzun hayatına damga vurmuştur. Oyunculuğunun yanı sıra, yönetmen, yazar, film müziği bestecisi ve kurgucu olarak da bir döneme adını altın harflerle yazdırmış gerçek bir sanatçıdır. Sinemaya Amerika’da başlamış olmasına rağmen Amerika’ya girmesi yasaklanmıştır... Bunun için çeşitli sebepler öne sürülmüştür. Son olarak ‘’Altına Hücum’’ filmindeki bazı sahnelerinin komünizm propagandası olarak yorumlanmıştır. Filmlerinde her zaman sol görüşlü olduğunu hissettirmiştir Chaplin. İşçilerin, fakir halkın, emekçilerin yanında olmuş, onların yaşantılarından kesitler sunmuştur. Ülkeleri hegemonyası altına alan kötü yönetim şekillerini de göz önüne sermiştir.  1940 yapımı The Great Dictator (Büyük Diktatör) filminde Adolf Hitler’i sert bir şekilde eleştirmiştir. Bu filmden sonra FBI tarafından komünist ilan edilmiştir. ‘’Büyük Diktatör’’ filminin bitiş konuşması ise filmin en önemli sahnesidir. İnsanlığa, iyilik ve anlayışa muhtaç olduğumuzu, evrensel kardeşliğin inşasının gerekliliğine vurgu yapıldığı konuşmada, bilimin ve gelişmenin bütün insanlığa mutluluk getireceği aktarılmıştır.   “Üzgünüm ama ben imparator olmak istemiyorum. Bu benim işim değil. Kimseye hükmetmek veya kimseyi yenmek istemiyorum. Elimden gelse, herkese yardım etmek isterim: Yahudi, dinsiz, kara tenli, beyaz tenli... Hepimiz birbirimize yardım etmek isteriz. İnsanlar böyledir… Birbirimizin sefaletinin değil, mutluluğunun gölgesinde yaşamak isteriz. Ne nefret etmek ne de hor görmek isteriz birbirimizi. Bu dünyada herkese yer var. Bu dünya ana herkesi doyurabilecek kadar bereketli. İstesek, yaşam güzellik ve özgürlükle dolu olabilir, ama bizler yolumuzu kaybettik. Açgözlülük insanların ruhunu zehirledi, aramıza nefret duvarları ördü, bizi sefalete ve kan dökmeye sürükledi. Dünya hızlandıkça bizler yükselen duvarların arkasına saklandık. Bolluk vaat eden makineler bizi doyumsuzluğa itti. Bunca bilgi içimizde art niyet ile fesat, bunca zekâ ise katılık ve merhametsizlik doğurdu. Çok düşünür ama az hisseder olduk. Makinelerden çok insanlığa ihtiyacımız var, zekâdan ziyade merhamet ve şefkate. Bu değerler olmaksızın yaşamımız şiddete bürünür, biz de pusulamızı şaşırırız. Uçakla radyonun icadı bizi birbirimize yaklaştırdı. Bu gibi buluşların özünde, insanın iyiliğine, evrensel kardeşliğine ve birlikteliğine dair bir haykırış vardır. Şu anda bile sesim milyonlara ulaşıyor - masum insanları hapse atan ve işkence eden bir sistemin kurbanlarına, milyonlarca umutsuz erkek, kadın ve küçücük çocuklara sesleniyorum; beni duyabilen herkese sesleniyorum:  Umutsuzluğa kapılmayın. Üzerimize çöken bu felaket, insanoğlunun gelişmesinden korkan, katı yürekli ve açgözlü yöneticiler devrinin bitmek üzere olduğuna işarettir. İnsanoğlunun nefreti geçer, diktatörler ölür... Ve halktan gasp ettikleri güç halka geri dönecektir. Ve ölüm var oldukça, özgürlük asla yok olmayacaktır. Askerler! Bu zalimlere teslim olmayın, sizi hor gören, eğiten, besleyen, köleleştiren, hayatınızı yöneten, ne yapacağınızı, ne düşüneceğinizi, ne hissedeceğinizi söyleyen, size sürü muamelesi yapan bu zalimlere teslim olmayın. Teslim olmayın sizi kendi savaşlarına alet eden bu hasta ruhlu adamlara. Bu robot kalpli, robot kafalı, robot adamlara teslim olmayın. Sizler robot değilsiniz. Sizler sürü değilsiniz. İnsansınız. Yüreklerinizde insanlık sevgisi var. Nefret etmeyin -sadece sevilmeyenler nefret eder. Sevilmeyenler ve hasta ruhlular. Askerler! Kölelik için değil, özgürlük için savaşın. Aziz Lukas İncilinin 17. bölümünde, Tanrı insanın gönlündedir, der -ne tek bir adamın, ne de birkaç adamın gönlündedir Tanrı, O bütün insanların gönlündedir. Her birinizin içindedir. Ey halk, güç sizde - makineleri icat etme gücü de sizde, mutluluğu yaratma gücü de. Ey insanlar, hayatı özgür ve güzel kılma gücü de, onu müthiş bir serüvene dönüştürme gücü de ellerinizdedir. Öyleyse demokrasi adına, bu gücü kullanalım - birleşelim. Yeni bir dünya için savaş verelim – adam gibi bir dünya, insanlara çalışma olanağı, gençlere gelecek, yaşlılara da güvence veren bir dünya için. Zalimler de bunları vaat ederek başa geldiler. Ama onlar yalan söyler. Sözlerini tutmazlar. Hiçbir zaman da tutmayacaklar. Diktatörler kendilerini özgürleştirirlerken insanları köleleştirirler. Şimdi bu dünyayı özgürleştirmek için mücadele edelim – ulusal sınırlardan, açgözlülükten, nefretten ve hoşgörüsüzlükten kurtulalım – Sağduyulu bir dünya için, bilim ve gelişmenin herkesi mutlu kılacağı bir dünya için mücadele edelim. Ey, askerler, demokrasi adına birleşelim! Hannah, beni duyabiliyor musun? Her neredeysen, yukarıya bak. Yukarıya bak, Hannah! Bulutlar çekiliyor! Bak, güneş çıktı. Karanlıktan ışığa çıkıyoruz. İnsanların nefret, zulüm ve açgözlülüklerinden arınacağı, daha şefkatli yeni bir dünyaya adım atıyoruz. Yukarıya bak Hannah! Artık insan ruhunun kanatları var ve işte nihayet uçmaya başladı. Gökkuşağına doğru uçuyor, umut ışığına doğru. Yukarıya bak, Hannah. Yukarıya bak.”
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2023 - Salı

BÜYÜK DİKTATÖR


Charlie Chaplin ‘’Kahkahasız geçen bir gün, ziyan olmuş bir gündür’’ der. Yarattığı “Şarlo” karakteriyle pek çoğumuzun hayatına damga vurmuştur. Oyunculuğunun yanı sıra, yönetmen, yazar, film müziği bestecisi ve kurgucu olarak da bir döneme adını altın harflerle yazdırmış gerçek bir sanatçıdır.


Sinemaya Amerika’da başlamış olmasına rağmen Amerika’ya girmesi yasaklanmıştır... Bunun için çeşitli sebepler öne sürülmüştür. Son olarak ‘’Altına Hücum’’ filmindeki bazı sahnelerinin komünizm propagandası olarak yorumlanmıştır.


Filmlerinde her zaman sol görüşlü olduğunu hissettirmiştir Chaplin. İşçilerin, fakir halkın, emekçilerin yanında olmuş, onların yaşantılarından kesitler sunmuştur. Ülkeleri hegemonyası altına alan kötü yönetim şekillerini de göz önüne sermiştir. 
1940 yapımı The Great Dictator (Büyük Diktatör) filminde Adolf Hitler’i sert bir şekilde eleştirmiştir. Bu filmden sonra FBI tarafından komünist ilan edilmiştir.


‘’Büyük Diktatör’’ filminin bitiş konuşması ise filmin en önemli sahnesidir. İnsanlığa, iyilik ve anlayışa muhtaç olduğumuzu, evrensel kardeşliğin inşasının gerekliliğine vurgu yapıldığı konuşmada, bilimin ve gelişmenin bütün insanlığa mutluluk getireceği aktarılmıştır.

 

“Üzgünüm ama ben imparator olmak istemiyorum. Bu benim işim değil. Kimseye hükmetmek veya kimseyi yenmek istemiyorum. Elimden gelse, herkese yardım etmek isterim: Yahudi, dinsiz, kara tenli, beyaz tenli... Hepimiz birbirimize yardım etmek isteriz. İnsanlar böyledir…


Birbirimizin sefaletinin değil, mutluluğunun gölgesinde yaşamak isteriz. Ne nefret etmek ne de hor görmek isteriz birbirimizi. Bu dünyada herkese yer var. Bu dünya ana herkesi doyurabilecek kadar bereketli. İstesek, yaşam güzellik ve özgürlükle dolu olabilir, ama bizler yolumuzu kaybettik. Açgözlülük insanların ruhunu zehirledi, aramıza nefret duvarları ördü, bizi sefalete ve kan dökmeye sürükledi. Dünya hızlandıkça bizler yükselen duvarların arkasına saklandık. Bolluk vaat eden makineler bizi doyumsuzluğa itti. Bunca bilgi içimizde art niyet ile fesat, bunca zekâ ise katılık ve merhametsizlik doğurdu. Çok düşünür ama az hisseder olduk. Makinelerden çok insanlığa ihtiyacımız var, zekâdan ziyade merhamet ve şefkate. Bu değerler olmaksızın yaşamımız şiddete bürünür, biz de pusulamızı şaşırırız.
Uçakla radyonun icadı bizi birbirimize yaklaştırdı. Bu gibi buluşların özünde, insanın iyiliğine, evrensel kardeşliğine ve birlikteliğine dair bir haykırış vardır. Şu anda bile sesim milyonlara ulaşıyor - masum insanları hapse atan ve işkence eden bir sistemin kurbanlarına, milyonlarca umutsuz erkek, kadın ve küçücük çocuklara sesleniyorum; beni duyabilen herkese sesleniyorum:  Umutsuzluğa kapılmayın.


Üzerimize çöken bu felaket, insanoğlunun gelişmesinden korkan, katı yürekli ve açgözlü yöneticiler devrinin bitmek üzere olduğuna işarettir. İnsanoğlunun nefreti geçer, diktatörler ölür... Ve halktan gasp ettikleri güç halka geri dönecektir. Ve ölüm var oldukça, özgürlük asla yok olmayacaktır.


Askerler! Bu zalimlere teslim olmayın, sizi hor gören, eğiten, besleyen, köleleştiren, hayatınızı yöneten, ne yapacağınızı, ne düşüneceğinizi, ne hissedeceğinizi söyleyen, size sürü muamelesi yapan bu zalimlere teslim olmayın.


Teslim olmayın sizi kendi savaşlarına alet eden bu hasta ruhlu adamlara. Bu robot kalpli, robot kafalı, robot adamlara teslim olmayın. Sizler robot değilsiniz. Sizler sürü değilsiniz. İnsansınız. Yüreklerinizde insanlık sevgisi var. Nefret etmeyin -sadece sevilmeyenler nefret eder. Sevilmeyenler ve hasta ruhlular.


Askerler! Kölelik için değil, özgürlük için savaşın. Aziz Lukas İncilinin 17. bölümünde, Tanrı insanın gönlündedir, der -ne tek bir adamın, ne de birkaç adamın gönlündedir Tanrı, O bütün insanların gönlündedir. Her birinizin içindedir.


Ey halk, güç sizde - makineleri icat etme gücü de sizde, mutluluğu yaratma gücü de. Ey insanlar, hayatı özgür ve güzel kılma gücü de, onu müthiş bir serüvene dönüştürme gücü de ellerinizdedir. Öyleyse demokrasi adına, bu gücü kullanalım - birleşelim. Yeni bir dünya için savaş verelim – adam gibi bir dünya, insanlara çalışma olanağı, gençlere gelecek, yaşlılara da güvence veren bir dünya için.
Zalimler de bunları vaat ederek başa geldiler. Ama onlar yalan söyler. Sözlerini tutmazlar. Hiçbir zaman da tutmayacaklar. Diktatörler kendilerini özgürleştirirlerken insanları köleleştirirler. Şimdi bu dünyayı özgürleştirmek için mücadele edelim – ulusal sınırlardan, açgözlülükten, nefretten ve hoşgörüsüzlükten kurtulalım – Sağduyulu bir dünya için, bilim ve gelişmenin herkesi mutlu kılacağı bir dünya için mücadele edelim. Ey, askerler, demokrasi adına birleşelim!


Hannah, beni duyabiliyor musun? Her neredeysen, yukarıya bak. Yukarıya bak, Hannah! Bulutlar çekiliyor! Bak, güneş çıktı. Karanlıktan ışığa çıkıyoruz. İnsanların nefret, zulüm ve açgözlülüklerinden arınacağı, daha şefkatli yeni bir dünyaya adım atıyoruz. Yukarıya bak Hannah! Artık insan ruhunun kanatları var ve işte nihayet uçmaya başladı. Gökkuşağına doğru uçuyor, umut ışığına doğru. Yukarıya bak, Hannah. Yukarıya bak.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.