SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
Köşe Yazarı
SOSYOLOG ÖZLEM SEZGİN KILIÇÇI
 

KÖY ENSTİTÜLERİ KARŞILIĞI ÇEDES MİDİR?

KÖY ENSTİTÜLERİ KARŞILIĞI ÇEDES MİDİR? ÇEDES yani “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi 2021 yılında okullarda uygulanmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı el ele vererek bir projeyi hayata geçirmek adına 15 sayfalık bir protokole imza attı. ÇEDES protokolüne göre projenin amacı, öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek. 2021 yılında imzalanan ÇEDES protokolünde yalnızca ortaokullar ve imam hatip okulları proje kapsamındayken, 2023 yılında imzalanan ek protokolde proje, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dâhil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletildi.  Buraya kadar bir sıkıntı yok gibi görünüyor. Peki, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm okullarda uygulanan bu projede görev alan personel kimlerden oluşuyor? “Manevi Danışmanlar”dan. Peki, bu manevi danışmanlar projede hangi eğitimleri veriyorlar? “Değerler Eğitimi”. Eğitim durumları nedir? Malum atanmayı bekleyen çok sayıda öğretmen arkadaşımız varken ve üstelik pedagojik formasyonları olan, eğitim psikolojisi konusunda yetkin kişiler varken kimler giriyor bu “Değerler Eğitimi” derslerine? Tabii ki, imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları.  Projeye göre, her okulda görevli öğretmenler arasından bir temsilci öğretmen seçilecek. Temsilci öğretmen, diyanet görevlisi ve gençlik ve spor temsilcisi her yıl örnek yıllık faaliyet planı oluşturup, bu planı uygulamakla görevli. Temsilci öğretmen, okulda ‘Değerler Kulübü’ kurarak çalışmalara başlayacak. Değerler eğitimi verilmek üzere kurulan ‘Değerler Kulübü’ne üye olacak öğrencileri yine temsilci öğretmen seçecek. Projede diyanet personeli, manevi danışmanlık ve rehberlik hizmeti verecek. Manevi danışmanlar, vaiz/vaize, din hizmetleri uzmanı, Kur’an Kursu öğreticisi ve din görevlisinden oluşuyor. Proje amacını hatırlayalım; “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” öğrenci yetiştirmek. Eğitim fakültelerinden mezun olan, bu mesleğe gönül vermiş, 2023 yılında KPSS sınavına giren 572 bin 19 öğretmen adayı bu projenin gerçek eğitim neferleri olmaya haiz değillermiş demek ki. Onların yerine görevlendirilen vaiz, vaize, müezzin, kayyım, Kur'an kursu öğreticisi ve din hizmetleri uzmanı daha yetkinmiş bu konuda. Proje amaçlarından biri “Bilime Sevdalı” yeni bir nesil yetiştirmekse eğer, “Bu dersin alan mezunu olan öğretmenler değil de neden bir vaiz, müezzin ya da Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmiş?” gibi insanın aklına türlü türlü soru geliyor.  Daha da geriye gidersek, ÇEDES projesinin öncülü olan ‘Değerler Eğitimi' genelgesi 2010 yılında Millî Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlandı. Bu genelgenin uygulanmasına 2011- 2012 yılında geçildi. Millî Eğitim Bakanlığı'nın Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzalamış olduğu protokol çerçevesinde TÜRGEV, Ensar Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İHH, Furkan Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıfların yarışma organizasyonları ile Türkiye‘nin farklı illerindeki devlet okullarında uygulamaya koyuldu.  Değerler Eğitimi o dönem İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden Fen Bilgisi dersine, Müzik dersinden Matematik dersine kadar 15 temel eğitim dersinin içine yerleştirildi. Ve bu kapsamda akademik ve bilimsel niteliği olmayan kişiler yani tamamen Diyanet’in destek verdiği kişiler ilim irfan öğrensinler diye devlete güvenerek gönderdiğimiz çocuklarımızla direkt temasa geçtiler.  “Manevi danışman” adı altında okullarda görevlendirilen kişiler mesleki ve pedagojik bilgilere sahip değiller. Aklımıza gelen bazı sorular var ister istemez. TİP milletvekili Sera Kadıgil'in Bakan Yusuf Tekin'e yönelttiği sorular gibi; ÇEDES projesi kapsamında manevi danışman adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kaç kişi atanmıştır? Zaten müfredatta mevcut olan ve öğretmenler tarafından eğitimi verilen "dini, ahlaki, milli ve toplumsal değerlerin korunması ile çevre bilincinin oluşturulması" başlıkları için neden ayrıca manevi danışman atanmıştır? Atanan kişilerin pedagojik eğitimleri ve eğitici yetkinlikleri var mıdır? Mevcut projenin Anayasa'nın laiklik ilkesini ve proje kapsamında sayılan "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Merkezlerinde buluşmalar, okulda veya çevresinde çocuk iftarlarının düzenlenmesi, kandil buluşmaları, cami etkinlikleri, çocuklardan mehter takımı oluşturmak" gibi etkinliklerin Milli Eğitim Bakanlığı dışında bir kurum tarafından yapılmasının Eğitimde Birlik Yasası'nı ihlal etmesine yönelik değerlendirmeniz nedir?   Proje kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler için öğrencilerin rızası ve velilerin muvafakati alınmış mıdır? Türkiye genelinde okullarda görev yapan rehber öğretmen sayısı nedir? Psikolojik danışman bulunmayan okul sayısı nedir? Son olarak selefiniz Mahmut Özer tarafından 2023 yılında yapılacak 45 bin öğretmen ataması içerisinde sadece 3 bin 604 rehberlik kontenjanı ayrılabilmişken ataması yapılmayan rehber öğretmenler neden söz konusu kadrolarda değerlendirilmemiştir? Tabii ki cevap alınamadı bu sorulara. Düşünsenize, öğrencilerinizle matematik dersi yapıyorsunuz, sınıfta MEB personeli olmayan, öğretmen olmayan, pedagojik formasyonu olmayan bir kişi var. Neden? E, manevi danışman.  Yani? Manevi danışman işte. Bir sayının karekökünü almayı öğretirken sizi tüm eğitim ve donanımıyla destekleyecek bir danışman. Veya mayoz mitoz bölünmeyi anlatırken yardımcı olacak bir danışman.  Okullarda öğrencilerle çok iyi iletişim kurabilen ve mesleki açıdan birikimli olan rehber öğretmenler bulunurken, farklı yaş gruplarına sahip öğrencilerin psikolojisi ve eğitimiyle ilgili ciddi bir bilgi donanımına ve alt yapısına sahip olmayan 'manevi danışmanların' öğrencilerle iletişiminin yol haritası nasıl çizilecek? Anaokulunda görev alan Kuran kursu öğreticisi ile fen lisesinde görev alan vaiz, öğrencilerin yaş ve bilgi seviyelerine ilişkin neler söyleyeceklerini önceden planlamışlar mıdır? Hazırlar mıdır öğrencilerden gelecek sorulara, onların yaş grubuna göre cevap vermeye? Amaç ülkeyi ileriye taşıyacak bir nesil yetiştirmekse, Köy Enstitüleri ilkelerinden yola çıkılarak yeni bir eğitim modeline geçiş yapılabilir. Buna kim itiraz edebilir ki? Katılımlı yönetim ve insana değer veriş nitelikleriyle de davranışçı-çevreci anlayışları yansıtan bu enstitülerden daha çok “yerli ve milli” olan başka bir sisteme ihtiyacımız var mı? Elimizde hazır denenmiş olan bir sistem varken bu kadar “manevi danışman”la boğulmaya gerek var mı? 
Ekleme Tarihi: 14 Kasım 2023 - Salı

KÖY ENSTİTÜLERİ KARŞILIĞI ÇEDES MİDİR?

KÖY ENSTİTÜLERİ KARŞILIĞI ÇEDES MİDİR?


ÇEDES yani “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi 2021 yılında okullarda uygulanmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı el ele vererek bir projeyi hayata geçirmek adına 15 sayfalık bir protokole imza attı. ÇEDES protokolüne göre projenin amacı, öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek. 2021 yılında imzalanan ÇEDES protokolünde yalnızca ortaokullar ve imam hatip okulları proje kapsamındayken, 2023 yılında imzalanan ek protokolde proje, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dâhil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletildi. 


Buraya kadar bir sıkıntı yok gibi görünüyor. Peki, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm okullarda uygulanan bu projede görev alan personel kimlerden oluşuyor? “Manevi Danışmanlar”dan. Peki, bu manevi danışmanlar projede hangi eğitimleri veriyorlar? “Değerler Eğitimi”. Eğitim durumları nedir? Malum atanmayı bekleyen çok sayıda öğretmen arkadaşımız varken ve üstelik pedagojik formasyonları olan, eğitim psikolojisi konusunda yetkin kişiler varken kimler giriyor bu “Değerler Eğitimi” derslerine? Tabii ki, imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları. 


Projeye göre, her okulda görevli öğretmenler arasından bir temsilci öğretmen seçilecek. Temsilci öğretmen, diyanet görevlisi ve gençlik ve spor temsilcisi her yıl örnek yıllık faaliyet planı oluşturup, bu planı uygulamakla görevli. Temsilci öğretmen, okulda ‘Değerler Kulübü’ kurarak çalışmalara başlayacak. Değerler eğitimi verilmek üzere kurulan ‘Değerler Kulübü’ne üye olacak öğrencileri yine temsilci öğretmen seçecek.
Projede diyanet personeli, manevi danışmanlık ve rehberlik hizmeti verecek. Manevi danışmanlar, vaiz/vaize, din hizmetleri uzmanı, Kur’an Kursu öğreticisi ve din görevlisinden oluşuyor.


Proje amacını hatırlayalım; “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” öğrenci yetiştirmek. Eğitim fakültelerinden mezun olan, bu mesleğe gönül vermiş, 2023 yılında KPSS sınavına giren 572 bin 19 öğretmen adayı bu projenin gerçek eğitim neferleri olmaya haiz değillermiş demek ki. Onların yerine görevlendirilen vaiz, vaize, müezzin, kayyım, Kur'an kursu öğreticisi ve din hizmetleri uzmanı daha yetkinmiş bu konuda.


Proje amaçlarından biri “Bilime Sevdalı” yeni bir nesil yetiştirmekse eğer, “Bu dersin alan mezunu olan öğretmenler değil de neden bir vaiz, müezzin ya da Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmiş?” gibi insanın aklına türlü türlü soru geliyor. 


Daha da geriye gidersek, ÇEDES projesinin öncülü olan ‘Değerler Eğitimi' genelgesi 2010 yılında Millî Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlandı. Bu genelgenin uygulanmasına 2011- 2012 yılında geçildi.


Millî Eğitim Bakanlığı'nın Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzalamış olduğu protokol çerçevesinde TÜRGEV, Ensar Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İHH, Furkan Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıfların yarışma organizasyonları ile Türkiye‘nin farklı illerindeki devlet okullarında uygulamaya koyuldu. 


Değerler Eğitimi o dönem İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden Fen Bilgisi dersine, Müzik dersinden Matematik dersine kadar 15 temel eğitim dersinin içine yerleştirildi. Ve bu kapsamda akademik ve bilimsel niteliği olmayan kişiler yani tamamen Diyanet’in destek verdiği kişiler ilim irfan öğrensinler diye devlete güvenerek gönderdiğimiz çocuklarımızla direkt temasa geçtiler. 


“Manevi danışman” adı altında okullarda görevlendirilen kişiler mesleki ve pedagojik bilgilere sahip değiller.


Aklımıza gelen bazı sorular var ister istemez. TİP milletvekili Sera Kadıgil'in Bakan Yusuf Tekin'e yönelttiği sorular gibi;
ÇEDES projesi kapsamında manevi danışman adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kaç kişi atanmıştır?
Zaten müfredatta mevcut olan ve öğretmenler tarafından eğitimi verilen "dini, ahlaki, milli ve toplumsal değerlerin korunması ile çevre bilincinin oluşturulması" başlıkları için neden ayrıca manevi danışman atanmıştır? Atanan kişilerin pedagojik eğitimleri ve eğitici yetkinlikleri var mıdır?
Mevcut projenin Anayasa'nın laiklik ilkesini ve proje kapsamında sayılan "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Merkezlerinde buluşmalar, okulda veya çevresinde çocuk iftarlarının düzenlenmesi, kandil buluşmaları, cami etkinlikleri, çocuklardan mehter takımı oluşturmak" gibi etkinliklerin Milli Eğitim Bakanlığı dışında bir kurum tarafından yapılmasının Eğitimde Birlik Yasası'nı ihlal etmesine yönelik değerlendirmeniz nedir?  


Proje kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler için öğrencilerin rızası ve velilerin muvafakati alınmış mıdır?


Türkiye genelinde okullarda görev yapan rehber öğretmen sayısı nedir? Psikolojik danışman bulunmayan okul sayısı nedir?


Son olarak selefiniz Mahmut Özer tarafından 2023 yılında yapılacak 45 bin öğretmen ataması içerisinde sadece 3 bin 604 rehberlik kontenjanı ayrılabilmişken ataması yapılmayan rehber öğretmenler neden söz konusu kadrolarda değerlendirilmemiştir?


Tabii ki cevap alınamadı bu sorulara.


Düşünsenize, öğrencilerinizle matematik dersi yapıyorsunuz, sınıfta MEB personeli olmayan, öğretmen olmayan, pedagojik formasyonu olmayan bir kişi var. Neden? E, manevi danışman.  Yani? Manevi danışman işte. Bir sayının karekökünü almayı öğretirken sizi tüm eğitim ve donanımıyla destekleyecek bir danışman. Veya mayoz mitoz bölünmeyi anlatırken yardımcı olacak bir danışman. 


Okullarda öğrencilerle çok iyi iletişim kurabilen ve mesleki açıdan birikimli olan rehber öğretmenler bulunurken, farklı yaş gruplarına sahip öğrencilerin psikolojisi ve eğitimiyle ilgili ciddi bir bilgi donanımına ve alt yapısına sahip olmayan 'manevi danışmanların' öğrencilerle iletişiminin yol haritası nasıl çizilecek? Anaokulunda görev alan Kuran kursu öğreticisi ile fen lisesinde görev alan vaiz, öğrencilerin yaş ve bilgi seviyelerine ilişkin neler söyleyeceklerini önceden planlamışlar mıdır? Hazırlar mıdır öğrencilerden gelecek sorulara, onların yaş grubuna göre cevap vermeye?


Amaç ülkeyi ileriye taşıyacak bir nesil yetiştirmekse, Köy Enstitüleri ilkelerinden yola çıkılarak yeni bir eğitim modeline geçiş yapılabilir. Buna kim itiraz edebilir ki? Katılımlı yönetim ve insana değer veriş nitelikleriyle de davranışçı-çevreci anlayışları yansıtan bu enstitülerden daha çok “yerli ve milli” olan başka bir sisteme ihtiyacımız var mı? Elimizde hazır denenmiş olan bir sistem varken bu kadar “manevi danışman”la boğulmaya gerek var mı? 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.